9 Temmuz 2016 Cumartesi

İzlenesi Bir Film: In Bruges

Digiturk portal uzun süredir çalışmıyordu. Ben de film izleyemedim birkaç aydır. Sinema bana enerji veren bir şey. Hele arka arkaya birkaç iyi film patlatınca neden bilmem, enerji doluyorum. Öyle çok iyi bir sinema filmi izleyicisi değilim. Festivalleri takip etmem. (Bununla gurur duymuyorum, sadece fırsatım olmuyor.) Bir filmi izlemeden önce IMDB puanına bakarım. 7.5 üzeriyse izlerim. Yoklukta 7 ve üzeri de gider fakat 7'nin altı bir değerlendirmeye tabi olmuş iyi bir film izlemedim henüz, bu nedenle düşük notluları izleyerek kendime eziyet etmem.

In Bruges'ın IMDB puanı 10 üzerinden 8. O yüzden görmesem olmazdı. Film beni başlar başlamaz etkiledi ve bağladı. Çünkü öncelikle bir ortaçağ kasabasında çekilmiş. Belçika'nın Bruges kentinde... Tarihi şehirler ve yapılar hep ilgimi çekmiştir. Bu filmde de ilk dikkatimi çeken Bruges görüntüleri oldu.

Oyunculuklar inanılmazdı. Colin Farrel nasıl iyi rol yapmış anlatamam. Senaryo da çok iyiydi. Pek bir klişe yoktu. Konu kendine özgü çünkü. Sadece bir sahne bana biraz saçma geldi. Otel sahibinin silahlı adamın odaya çıkmasına izin vermemesi gerçek hayatta olma olasılığı binde bir bile olamayacak bir olay. Fakat filmin kalitesini düşürmeyen küçük bir ayrıntı bu. Filmden çok etkilendim. Hayatım boyunca unutmamaya çalıştığım "bir kimse bir kardeşini bir ayıbından dolayı ayıplarsa kendi o ayıbı işlemeden ölmez" sözünü -ki sanırım bu söz bir Hadis-i Şerif- film o kadar net işlemiş ki, anlatamam. Ralph Fiennes ayıpladığının bizzat kendisinin başına geldiğini görünce hemen uyanıyor ve "I see" diyor. Sonrasında aldığı aksiyon doğru değil belki ama keşke herkes hayatın kendisine gönderdiği mesajları bu kadar kısa sürede anlasa da dünya aydınlansa...

In Bruges... Hayatlarını adam öldürerek kazanan günahkar insanların vicdan azapları, iç çekişmeleri... Yaptığı işin günahlarını hafifletmek için özel hayatında iyi bir insan olmaya çalışan bir kiralık katil. Yaptığı işin acısını tüm ruhu ve vücuduyla yaşayan, psikolojisi bozulan, zangır zangır titreyen, vicdan azabı çeken fakat buna rağmen günlük hayatında insanlara kaba davranan, sığ yapısının ve vicdanının arasına sıkışmış başka bir kiralık katil. Ve patronları... Yürüttüğü pis işleri "onur" ve "prensip" denen ilkelere bağlı yaşayarak belirli bir ahlak seviyesinin üzerine çekeceğini sanan ve buna gönülden inanan, gerekirse prensipleri uğruna ölecek kadar onurlu olmaya çalışan bir adam.

The Bruges (2008), düşünen, yargılayan, sorgulayanlar için izlenesi bir film.

Yönetmen-Senarist: Martin McDonagh

Dipnot: Filmin müziklerine de bayıldım.